- Tekrar satmaya başlayın
Satmak yapılması gereken bir şey, proaktif bir süreçtir. Sipariş almak işler iyi gittiğinde kolaydır, ama resesyon sırasında insanın hem moralini hem de işini zorlaştırır. Satış ekibinizin satış yapmasını ve örgütteki herkesin satışa odaklanmasını sağlayın. Satmak muhtemel alıcıyı (satın alma ihtimalleri olan kişiler) alıcıya (satın almış kişiler); alıcıyı müşteriye (sizden bol bol satın alan insanlar); müşteriyi sürekli müşteriye (sizden bol bol satın alan ve size sadık olan kişiler) ve sürekli müşteriyi hayran müşteriye (sizin için çıldıran ve ne kadar müthiş olduğunuzu söyleyen kişiler) dönüştürmektir. Ve bu çok kolaydır. Neden bunu yapmak istiyorsunuz? Çünkü (bildiğiniz gibi) müşteri kazanmanın finansal ve duygusal bedeli son derece yüksektir. Ama bir kez onları yakaladınız mı ( onlara iyi bakacağınızı var sayıyoruz ) satışların maliyeti azalır, kârlılık artar. Ve biz bunu severiz.
- Sizi özel yapan ne?
Sunduğunuz şeyin özgül yanını belirleyin. Hiçbir şey yoksa, bir şey yaratın. Eğer hiçbir özelliğiniz yoksa, rakiple aynı seviyedesiniz demektir. Rakiple aynı seviyedeyseniz, kendinizi sadece fiyatla ayırt ettirebilirsiniz, elbette daha düşük fiyatla. Hiçbir iş ikliminde fiyat düşürmek istemezsiniz, özellikle de resesyondayken. Öyleyse bir fark, bir özgüllük yaratın. Bu firmanızdan (“yerel”), ürününüzden (“kırmızısı da mevcut”) ya da sizden ve çalışanlarınızdan (“takdire şayan yardımseverlik”) kaynaklanabilir. Elbette en çabuk değiştirebileceğiniz bu sonuncusu. Eğer büyük farklarınız varsa, bunların sözlü ve yazılı iletişiminizde çok iyi ortaya konmasını sağlayın. Çünkü bunların neler olduğunu siz biliyorsunuz; ama bu özelliklerin müşteri açısından açık seçik ortada olduğunu sanmayın.
- Satış hedeflerini dikkatle belirleyin
Satış hedefleri çoğu zaman şirket içinde kâğıt üzerinde oluşturulan gelir hedefleridir. Zorluk, satış ekiplerinin indirim yapma yetkisi olduğu zaman başlar. Karışıklık çıkar ve kar marjı öngörüleri işe yaramaz hale gelir. Satış ekiplerini kâr marjına ve kâra odaldandırmayı ciddiye alın; ya da en azından indirim yapmamayı ödüllendirin.
- Fiyattan değil değerden söz edin
Mükemmel fiyat yoktur. Fiyat sadece bir ipucudur, kısa yoldan bize değer hakkında bir fikir verir. “Bu pahalı bir araba, öyleyse süper bir araba olmalı.” “Bu ucuz bir kalem, o zaman kalitesinden şüphe ederim.” Demek ki fiyattan bahsedip müşteriyi yanıltmayacak, değerden söz edeceksiniz. Ne işlerine yarayacağını açıklayın. Ürününüz bir sürü “Ne olmuş yani?” sorusuna cevap verebilmeli. “Bu kafede tüm kâğıt bardakları dönüştürüyoruz.” (“ Ne olmuş yani?”), “Bu sayede çevreye zarar vermediklerini biliyorsunuz.” “Bu yayınevi bilgiyi size net, hap gibi sunar.” (“Ne olmuş yani?”) “Çünkü öğrenmeye heveslisiniz, ama vakit ayıramıyorsunuz.” Satış ekibinizi toplayın ve “Ne olmuş yani?” sorularıyla ilgili beyin fırtınası yapın. Bunları öğrenin ve kullanın.
- Zaman kaybetmeyin
Değeri az olan bir ürün satıyorsanız, çoğu durumda söz konusu olan sayılarla oynanan bir oyundur. Ama bir çözüm özellikle yüksek fiyatlı bir çözüm satıyorsanız, vaktinizi boşa harcamayın.
- İşinizle ilgili soru sorun
İşle ilgili soru sormak yüzsüzlük değildir, kişinin daha kolay satın almasını sağlar. Bu gömleği almak ister misiniz? Hangi rengi tercih edersiniz? Teklifimiz çekici geliyor mu? Sandviçinizin yanında bir dilim pasta ister misiniz? Bunun iki katı sipariş vermiş olsaydınız, teslimatı ücretsiz yapabilirdik. İş için sorun ve iş için soru sormayı devam ettirin.
- Müşteri kaygıları sizi tasalandırmasın
İnsanlardan satın almalarını istediğinizde, doğal olarak kaygılarını dile getirirler. “Evet, iki katı kadar satın almak faydalı olurdu, ama koyacak yerimiz yok.” “Bu, kısa bir süre önce demode olmuş bir model değil mi, yakında yerine yenisi çıkmayacak mı?” “Bakıma gerçekten ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum.” Bunlar kaygılardır, ama her kaygı bir geri bildirimdir. Size konuşmanın nasıl ilerleyeceğini gösterir. “Peki, hacmi depolama sorununuza rağmen sizin açınızdan yararlı olacak şekilde nasıl artırabileceğimizi düşünelim.” “Evet, daha yeni modeller elbette çıkacaktır, ama bu model çok geniş bir basılı bilgi desteğine sahip, fotoğrafçılıkta yeni olduğunuz için bu, sizin açınızdan eşsiz sayılabilir. Ekibi toplayın ve kaygıları nasıl gidereceğinizin pratiğini yapın.
- Ne istediklerini bilmediğiniz sürece satamazsınız
Gerçekten ne istediklerini bilmediğiniz sürece, farkınızı ifade edemezsiniz. Bu nedenle, ucu açık sorular sorun: “Burada ne yapmayı amaçlıyorsunuz?—Bu stratejiyi neden seçtiniz?” İnsanları konuşmaya teşvik edin. Ucu açık sorular sorular, samimi bir ilişki kurmada ve arka plan enformasyonu almada bire birdir. “Ne kadar para ayırmayı düşünüyorsunuz?” gibi kapalı sorular ise, evet, hayır cevaplarını ya da tek kelimelik cevapları teşvik eder. Ucu kapalı sorular esas enformasyonu almak ve nihai kararı öğrenmek için birebirdir. Satış konuşmalarınızda daha bilinçli olun ve bu iki soru tipinin birbirini tamamlayan niteliklerinden yararlanın.
- Potansiyel iş yükleriniz olsun
Yeteri kadar işinizin olmadığı ve etrafınızdaki anlaşmaların çöktüğü bir üç aylık dönem kadar kötü bir şey olamaz. İş yükünüzü potansiyel işleri artırmakla başlayın. Az kullanılan üç yöntem:
- İş yaptığınız herkese, “Başka kiminle konuşabilirim?” diye sormak.
- Kendi şebekenizi oluşturmak ve geçmişte iş yaptığınız herkesle ilişkiyi sürdürmek.
- Telefonla aramak (bak. 10)
10. Telefonla aramayı öğrenin
Akılda tutulması gereken en önemli nokta, kimi zaman tatsız olacak olsa da, bununla başa çıkabileceğinizdir. Başa çıkabilirsiniz, çünkü başarı peşindesiniz. Telefon baskınının güzel tarafı, anlaşma bağlamak istediğiniz şirketi kendinizin seçnıesidiı. Ki minle iş yapmak istediğinizi belirleyin ve onu arayın; elbette sesinizi duymaktan pek hoşlanmayacaklardır, ama sizinle konuş tukları süre içinde sizde özel olanın ne olduğunu açıklayın. Ütünü satmayın, bir randevu satın. Devam edin, deneyin, çünkü diğerleri aramaktan korkuyor.
- Müzakere yapmayı öğrenin
Bir şirket buldunuz, sorular sordunuz, benzersiz özelliğinizi gösterdiniz, satış için dil döktünüz ve işi almaya yaklaştınız. Ama (sürpriz) indirim istiyorlar. İşte müzakere yapmanın olmazsa olmazları:
- Satana kadar pazarlık yapmayın. İndirimi bir satma yolu olarak kullanmayın.
- Karşılığında bir şey almadan hiçbir şey vermeyin. Örneğin: yüzde 3,5 indirim verebilirim, ama siparişinizi bugün alabilirsem.
- Az verin. Pazarlık payınız yüzde 15 ise, sadece yüzde 3 verin. Daha sonra yüzde 6 indirim yaptığınızda sizi takdir edeceklerdir.
- Yavaş verin—hepsi takdirle ilgili.
- Onlarla varmış olduğunuz mutabakatın bir sonraki mali yıla kadar geçerli olduğunu hatırlatın. Yoksa bu yılın anlaşmasını bir önceki yılın indirimini temel alarak gerçekleştirmek isteyebilirler.
- Satış hakkında daha çok şey öğrenin
Satış hakkında kitaplar alıp okuyun. Satış ekibinizden bunları okumalarını ve satış toplantılarında düşüncelerim paylaşmalarını talep edin. Ekip toplantılarında küçük rol oyunları yaratın. Önemli toplantılardan önce bu kitaplarını bir daha gözden geçirin. Satış yapmayı öğrenin.
- Sürekli müşterilerinizi sevin
Hiçbir zaman iyi bir sürekli müşteriyi çantada keklik sanmayın. Hiçbir zaman başka seçeneği olmadığım varsaymayın. Aptal olduğunu düşünüp yeni, heyecanlı, zorlu işlerin peşine düşmeyin. Sürekli müşterilerinizi sevin, çünkü gece rahat uyumanızı onlar sağlar; faturaları öder ve size referans olurlar. Onlarla buluşun, konuşun ve ilgilenin.
Leave a Reply